Uzaktan Eğitim Hayatımıza Nasıl Girdi?

Tüm dünyayı derinden etkileyen ve yaşamlarımızda yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilen Covid-19 salgını, eğitim-öğretim sürecine de farklı bir boyut kazandırdı.Aslında uzaktan eğitim, ilk temelinin nerede ve nasıl atıldığına dair kesin bilgi olmasa da, hayatımızda uzun yıllar var. Sadece önemini salgın döneminde daha iyi anladık.Konuyu tarihsel sürecinden başlayarak ele almak bu yüzden önemli.Çünkü uzaktan eğitim modeli olarak bildiğimiz esnek eğitime dair ilk bilgiye 1728 yılına ait Boston Gazetesi’nde rastamaktayız.Gazetede yer alan mektupta okuyuculara, çabuk yazı yazma anlamına gelen  steno derslerinin verileceğini duyurulmuştur. Sonrasında  farklı ülkelerde 1833-1960  yılları arasında mektup yoluyla başlayan eğitim öğretim modelleri çeşitlenmiştir. Hem bunları kısaca ele almak hem de ülkemizdeki aşamalarına dair bilgi vermek konunun daha iyi anlaşılmasına katkı koyacaktır

Mektupla Eğitim Modeli

İlk  temelinin ne zaman ve nasıl atıldığına dair farklı bilgiler olsa da Avrupa ülkelerinde uzaktan eğitim konusunun mektuplar üzerinden gündeme getirildiğini tarihsel kaynaklar göstermektedir. Türkiye’de ise mektupla eğitim modeli ilk defa   1927 yılında gündeme gelmiş ve konu  uzun yıllar tartışılmıştır. Ülkemizde  uzaktan eğitimin ilk örneğine ise 1956 yılında rastlanmıştır.Banka çalışanlarının meslekte daha iyi bir noktaya getirilmesini amaçlayan hizmet içi eğitim programı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü’nde başlatılmıştır.Süreç, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin 1981 yılında kurulmasına kadar birçok hizmete de öncülük etmiştir. Tüm bu ilerlemeye rağmen mektupla eğitimin temeli olan adrese teslim  posta hizmetindeki aksaklıklar ile grup çalışmasına elverişli olmayan yapısı farklı bir eğitim modelini ortaya çıkarmıştır. 

 

 

Çoklu Ortam Modeli

Mektupla Eğitim Öğretim Modeli’yle yol alan uzaktan eğitim, radyo ve televizyon aracılığıyla yeni bir dönemin perdesini aralamıştır. Görsel ve işitsel medyanın, kitle yayınına uygun araçlar olması; zaman ve mekandan bağımsız tekrar izlenip dinlenebilme özelikleri önemlidir. Amerika Birleşik Devletleri tarafından 1919 yılında kurulan ve içeriği tamamen eğitimsel yayın olan radyo istasyonu bunun en güzel örneğidir. Bu, Çoklu Ortam Modeli’nin benimsenmesinde tarihi bir olaydır.  Çoklu ortam modelinin dezavantajlar ise etkileşimin tıpkı mektupla eğitim modelinde olduğu gibi tek yönlü olmasıdır. Öğrencinin, eğitim öğretim sürecine aktif olarak katılamaması ve pasif konumda olmasıdır. 

 

Tele Öğrenme Modeli

Tele Öğrenme Modeli ise televizyon ve radyo canlı yayınlarının yanı sıra video ve sesli konferansları kapsayan bir modeldir. Diğer iki modele göre burada karşılıklı bir etkileşim söz konusu olur ve öğrenciye yüz yüze eğitim izlenimi verir. Çünkü öğrenci yayınlara telefonla bağlanarak soru sorabilmektedir. Bu modelde sadece sınıf öğrencileri ve öğretmen arasında gerçekleştirilen video konferans yönteminin yanı sıra farklı yerlerden öğrenci ve öğretmenleri buluşturan birden çok noktaya video konferans modeli de benimsenmiştir. Uzaktan eğitiminin son evresi ise Esnek Eğitim Modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. İnternet tabanlı bu eğitim sisteminde ise sanal sınıflar, online eğitimler yer almaktadır. Bunun detaylarını hizmet alanımız olduğu için Akademi Sirius Online Eğitim Platforumu  olarak başka bir yazıda ayrı bir başlık olarak ele almayı uygun gördük.